Kanunlar ve kadınlarla ne derdi olduğunu çözemedim. Kadınlar hakkındaki fikirleri karşısında feminazizmden haz etmeyen şahsım bile ağzı açık kaldı. Kadınların cinsel hayatı hakkındaki görüşlerini geçtim,
kendine acındıranlar için
işin tuhafı bu gördüğüm kimseler kadın da değildi demiş
(bkz: kimse de demiyor ki aga bu nedir). Cinsellikle ilgili fikir ve tasvirleri de şahsımı cinsellikten soğuttu unfortunately.
Efenim
Denemeler adlı meşhur eserine göz attım, ilgimi çeken konu başlıklarını açıp okudum. Kanunlar üstüne şunları yazmış: "Kanunlar doğru oldukları için değil, kanun oldukları için yürürlükte kalırlar... Kanunları koyanlar da çok kez budala ya da eşitlik korkusuyla haksızlığa düşen kimselerdir... Kanunlardan daha çok, daha ağır, daha geniş haksızlıklara yol açan ne vardır?" Adamın bir
(bkz: kanun koyucular ezik birer orospu çocuğudur) demediği kalmış. Baba bu adamlar sana netti? Bu bad boyluk kime?
Şu sözü güzel bak: (Halkı kastederek) "Akıllı bir insanın, hayatını düşüncesiz bir sürünün oyuna bırakması akıl kârı mıdır? Halk öyle şaşkın, başıboş bir kılavuzdur ki; ne kadar zeki, becerikli olsak adımlarımızı ona uyduramayız. Her kafadan çıkan bütün o karmakarışık sesler, bizi dört bir yana sürükleyen o kaba sözler, fikirler arasında doğru yolu bulmak olacak iş değildir...
Her zaman aklımızın ardı sıra gidelim, halkın takdiri de canı isterse ardımızdan gelsin." Ezcümle
(bkz: elalem ne der) demeyi bırakın, kılavuzu halk olanın burnu türlü tatsızlıklardan çıkmaz.
Gelelim kadınlara... Yalnız burada bir şeyi belirtmek istiyorum, tee o zamanlar da böyle bir görüş varmış, bizim millete hastır sanıyordum ben: "Erkeklerin hemen hepsi kendi günahlarından çok karısının günahlarından gelecek ayıptan korkar; kendi vicdanından çok, karısının vicdanı üzerine titrer (Aman ne fedakârlık). Tek karısı ondan daha afif kalsın da; hırsız olmaya, yemin bozmaya, karısının adam öldürmesine, afaroz edilmesine razıdır herkes."
Kötülükleri doğaya göre değil, kendi çıkarlarımıza göre ölçtüğümüz için kötülüklerin tutarsız, türlü biçimler aldığını söylüyor yazar. Aynı yazar, ahlak kurallarının sertliği sebebiyle kadınların daha azgın, daha sapık bir hale geldiğini söylüyor. Aslında son cümlede
Maslow'un İhtiyaçlar Hiyerarşisi başlığındaki
(#4138023) no'lu entryde belirttiğimi kadınlar özelinde yazmış adam. Cinsellik, bastırmaya çalıştıkça daha beter bir hal alır; kadını, erkeği yok.
Şu konuda kısmen de olsa hemfikiriz: "... Cinsel gerçeğin erkenden öğretilmesi daha iffetli ve daha verimli olmasını sağlar, yoksa herkes onu hayal gücünün keyfine ve ateşine göre bulmaya kalkar". Ben daha çok baskı uygulamayıp, yol göstermekten yanayım. Ders verir gibi öğretmek fazla olur.